Page Nav

HIDE
GRID_STYLE
FALSE
HIDE_BLOG

Son Haberler:

latest

İçinizdeki yabancıyla tanışın: Zenobiyotik

Zenobiyotik nedir? İnsan vücudunun zenobiyotiklere tepkisi nasıl gerçekleşir? Zenobiyotiklerle başa çıkmak ne kadar zor? Hangi organlarımız ...

Zenobiyotik nedir? İnsan vücudunun zenobiyotiklere tepkisi nasıl gerçekleşir? Zenobiyotiklerle başa çıkmak ne kadar zor? Hangi organlarımız bu mücadelede kilit rol oynuyor? Zenobiyotiklerle mücadele ederken nasıl beslenmek gerekir? Diyetisyen Emre Uzun ile zenobiyotikleri mercek altına aldık.

Son yıllarda tıp, eczacılık, beslenme ve diyet uzmanları kilo alma sebebi olan yepyeni bir düşman keşfetti: Zenobiyotikler!  Bunlar, insan vücudunda var olmayan, sonradan vücudun ortaya çıkarmadığı ancak dışarıdan gelen zararlı bir tür oluşumlar. Biz de Diyetisyen Emre Uzun ile zenobiyotikleri keşfedeceğimiz şaşırtıcı bir yolculuğa çıktık...

"Zenobiyotikler (xenobiotics) normal koşullar altında insan vücudunda bulunmuyor. İnsan vücudu tarafından da üretilmiyor ama bir şekilde dışarıdan vücudumuza giriyor. Bunlar, bir grup kimyasal. Kimini bilerek ve isteyerek alıyoruz kimi de biz farkına bile varmadan vücudumuza giriyor. Kısaca zenobiyotikler, dış kaynaklı ve vücuda yabancı moleküller... Bir grubu bilerek ve isteyerek kullandığımız bazı ürünler yoluyla vücudumuza giriyor; örneğin diyete yönelik gıdalar, kozmetikler, gıdalardaki koruyucu maddeler ve en çok da ilaçlar yoluyla… Diğer grubu ise böcek ilaçları, doğada çözünen plastikler, birbirinden farklı kimyasallar ve çevre kirliliği sebebiyle ve yiyip içtiklerimiz, soluduğumuz hava, içtiğimiz musluk suyu, içtiğimiz sigara hatta dokunduğumuz, giydiğimiz kıyafetler üzerinden vücudumuza giriyor. Kısacası vücudumuz farkına bile varmadan milyonlarca zenobiyotiğe ev sahipliği yapıyor!"

Zenobiyotikler, pek çok hastalığın sebebi!

Bu zenobiyotikler masum mu, değil mi? sorusuna da Emre Uzun şöyle yanıt veriyor: "Hiç biri masum değil! Tam tersine, zenobiyotikler zehirlenme sebebi. Vücuda kalıcı zararlar verebiliyorlar. Daha da kötüsü vücudu toksinlerden arındıran besin ögelerini çalıyorlar. Son yıllarda yapılan araştırmalar ise zenobiyotiklerin Parkinson ve Alzheimer gibi hastalıklarda da rol oynadığını gösterdi. Kanseri tetikledikleri gibi kanser hücrelerinin oluşmasını da sağlıyorlar. Yaşlanmayı hızlandırıyorlar, serbest radikallerin vücuda verdiği hasarlarda da payları var. Otoimmün, yani bağışıklık sistemiyle ilgili alerjik hastalıklara yol açtıkları da öne sürülüyor. Zaten alerjik vakalarda yaşanan patlama da zenobiyotiklerle ilişkilendiriliyor.

Peki, ömür boyu zenobiyotiklerle mi yaşıyoruz? Diyetisyen Emre Uzun, "Neyse ki zenobiyotikleri birkaç yolla vücuttan uzaklaştırıyoruz. Bu yollar da terleme, soluk alıp verme, idrara çıkma ve boşaltım. Karaciğerimiz ise başrol oyuncusu çünkü salgılanan enzimlerle zenobiyotikleri oksitleyerek, indirgeyerek, içlerindeki su molekülünü çözümleyerek veya suyla karıştırarak atık haline getiriyor. Sonra da safra ve diğer yollarla vücuttan atıyor. Bu işlem vücudumuza giren her zenobiyotik için sil baştan yapılıyor" diyor.

Zenobiyotiklerle savaşmanın yolları

Zenobiyotiklerden kurtulmanın bir yolu yoksa bile uzak durmanın bir yolu var mı? Emre Uzun "Var" diyor ve açıklıyor: "Yapay katkı maddesi, örneğin tatlandırıcı, renklendirici, aroma verici, koruyucu madde vb. barındıran yiyecekleri tüketmemeye dikkat edin. Yararlı mantarları öldüren katkı maddelerinden uzan durun. Sebze ve meyvelerinizi sirkeli suda bekletin. Arıtılmış su için. Doğal ürünlerin kullanıldığı kozmetikleri tercih edin. Gerekmedikçe antibiyotik kullanmayın. Ev temizliğinde olabildiğince kimyasallardan uzak durun. İşlenmiş gıdaları mutfağınıza bile sokmayın. Satın aldığınız ambalajlı ürünlerin etiketlerini okumayı alışkanlık haline getirin; sadece son kullanma tarihlerine değil kullanılan koruyucu maddeleri de öğrenin."

Diyetisyen Emre Uzun, zenobiyotiklerle mücadelede karaciğerimize büyük görev düştüğünün bir kez daha altını çizerek, karaciğerimize nasıl destek olacağımızı da anlatıyor: "Yeterli Omega3, Omega6 ve Omega9 yağ asidi aldığınızdan da emin olun. Omega 6 ve Omega 9 sorun değil, onları bol bol alıyoruz yediklerimizden ama Omega3 için mutlaka balık tüketmemiz gerekiyor. Bu noktada iki sihirli kelimemiz var: Antioksidanlar ve detoks...

Meyve sebzeler antioksidan için ideal. Elmadan tutun yeşilbibere, avakadodan enginara, bademden brokoli ve böğürtlene kadar pek çok antioksidan besini tüketebilirsiniz. Son yıllarda arpa ve buğday çimi ile çam ağacı kabuğu da bu listeye eklendi.

Karaciğeri güçlendirmek için de detoks uygulayabilirsiniz. Böylece zenobiyotiklere karşı amansız bir savaş yürüten karaciğerinizi güçlendirmiş ve desteklemiş olursunuz. Lahana, karnabahar, enginar ve brüksel lahanası karaciğeri başarıyla temizler. Bunları yiyemiyorsanız suyunu içebilirsiniz. Yine lifli gıdalar, havuç, zencefil ve bütün sebze suları karaciğer detoksu için kullanılabilir. Pancar mucizevi bir detoks kahramanıdır ve tam da mevsimi... Yaprakları karaciğeri, yumrusu safra kesesini arındırır. Zerdeçal ve karahindiba kökünü aktarlarda bulabilirsiniz. Muz ve ıspanak da karaciğeri hem arındırır hem güçlendirir."

*Sosyal sorumluluk projesi*

Hiç yorum yok

Sizlerden yorumlarınızı ve bilgi paylaşımlarınızı bekliyoruz..

Önizleme
Reklam Tanıtım | Link Medya | Kadınca | Zayıflama | Spor | Sağlık | Güzellik | Yaşam | Moda | Cinsel Sağlık | Haber | Teknoloji | Ekonomi | Dünya | Medya |
Önizleme